Erdoğan konuşmasında, "Okullardaki yüz yüze eğitim kesinlikle devam edecektir" dedi. "Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı, "Önümüzdeki dönemde TRT payı ile enerji fonu kesintilerini almama kararı aldık" dedi. Lütfü Türkkan'ın istifasına da değinen Erdoğan, Türkkan için "Bu kişinin parlamento çatısının altında yerinin olmaması lazım" ifadelerini kullanırken, "Bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki olarak takipçisi olacağız" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
"Türkiye salgınla mücadelesini dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, ön alıcı anlayışla, başarıyla devam ettirmektedir.
Salgın yeni dalgalar ve varyantlar halinde ilk dönemdeki öngörüleri aşarak insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor. Salgının sağlık krizi gerçeği inkarı mümkün olmayan vaka olarak karşımızda durmaktadır. Bu durum gelişmiş ülkeler dahil temel hizmet ve üretim altyapılarını giderek zorlamaktadır.
Kendi ülkelerini karalamaktan başka iş bilmeyenler kafalarını kaldırıp baksalar bu gerçeği görecektir. Ülkeler maske ve koruyucu malzeme kavgası verirken biz rahatlıkla ihtiyaçlarımızı karşılayabildik. İnsanlar temel ihtiyaç maddelerine bile erişimde güçlük çekerken biz hiçbir sıkıntı yaşamadık.
"40 BİN YENİ PERSONEL ALINACAK"
Sadece finans gücüyle böylesine büyük ve derin krizlerin aşılamayacağını, büyük ekonomilere sahip ülkelerin durumunu açıkça ortaya koyuyor. Ülke ve millet olarak sahip bulunduğumuz potansiyeli siyasi ve ekonomik alanda harekete geçirecek imkan verecek bir zeminin varlığına işaret ediyor.
Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayıları kontrol edebileceğimiz seviyededir. İnşallah bunları daha da aşağı çekeceğiz. Elbette bazı aksaklıklar yaşanabilmektedir, inşallah bunların önüne geçecek tedbirleri en kısa sürede ortaya koyacağız.
Belirlenen yaş grubunun üzerindeki herkesi özellikle de ileri yaş grubundaki vatandaşlarımızın aşılarını olmaları veya tamamlamalarının salgının ağır sonuçlarının azaltılmasına katkıda bulunacağını hatırlatmak istiyorum.
"YÜZ YÜZE EĞİTİM KESİNLİKLE DEVAM EDECEKTİR"
Okullardaki yüz yüze eğitim kesinlikle devam edecektir. Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum.
Genç işsizliği önlemek için organize sanayi bölgelerinde 87'sini faaliyete geçirdik. 164 mesleki eğitim merkezini inşallah Ocak ayında açıyoruz. Milletimize istihdamı arttırma konusunda vermiş olduğumuz bir taahhüdü daha hayata geçiriyoruz. Bütçe disiplininden taviz vermeden ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz.
ELEKTRİK FATURALARINI DEVLET SÜBVANSE EDİYOR (?)
Bu yıl yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini aldığımız tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık. Avrupa'da doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibariyle 1100 dolar hatta günlük piyasada 1500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı halen yaklaşık 150 dolardan veriyoruz.
Alış fiyatına göre baktığımızda doğalgazı hane halkına yüzde 76 indirimle vererek 50 milyar liralık sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz. Petrol fiyatları 2020 başında 80 dolar seviyesine, kömür fiyatları 270 dolar seviyesine kadar yükseldi. Eşel mobil sisteminde alacağımız vergiden fedakarlık yaparak akaryakıt fiyatlarını dengede tutmanın gayreti içinde olduk. Bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeydeki faturayı vatandaşlara vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık.
FATURALARDAKİ TRT PAYI KALDIRILIYOR
Vatandaşlarımızın cebinden ilave meblağın çıkmasını önledik. Her vatandaşımıza yıllık 1500 TL'nin üzerinde enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde TRT payı ile enerji fonu kesintilerini almama kararı aldık.
2022 inşallah verdiğimiz emeklerin, fedakarlıkların semeresini görmeye başlayacağımız bir yıl olacaktır. 2023'ü de başarıyla geride bıraktığımızda ülkemizin dünyanın siyasi ve ekonomik liginde en üstteki yeri alışına hep birlikte şahitlik edeceğiz.
Türkiye'nin en büyük gücü milletimizin birliği, beraberliği, kardeşliği, azmi ve kararlılığıdır. Bu gerçeği sadece biz görmüyoruz. Muarızlarımız da durumun farkındalar. Son dönemde yalana, iftiraya, tehdide, çifte standarda dayalı senaryoların ürünü dışarıda ve içeride artış göstermesinin sebebi işte bu fotoğraftır.
CHP'YE TEZKERE ELEŞTİRİSİ
Terörden darbeye kadar sinsi oyunun, kirli tuzağın bu gücü kırmasına müsaade etmesek Allah'ın izniyle önümüzdeki süreçte aynı başarıyı göstereceğiz. Türkiye'yi müstemlekelerinden biri sananların ve onların değirmenine su taşıyanların heveslerini kursaklarında bırakmak boynumuzun borcudur.
15 Temmuz destanı ile darbeler devrini kapatan Türkiye'nin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. 19 yılda ülkemizi bugünkü seviyesine nasıl getirdiysek inşallah 2023 vizyonuna ulaşmayı rabbim bize nasip edecektir. Cumhur İttifakı olarak gece gündüz çalışıp, mücadele veriyoruz.
Bu ülkenin ikinci büyük partisi taşıyan siyasi teşekkülün milli güvenliğimize, çıkarlarımıza yönelik ciddi tehdit haline dönüşen tutarsızlıklarından endişe duyuyoruz. TSK'nın Suriye ve Irak'taki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekatlarına imkan veren tartışmalar bu endişelerimizi daha da arttırmıştır.
SURİYE'YE YENİ BİR OPERASYON MU DÜZENLENECEK?
Türkiye'nin sınır ötesi harekatları siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca evet dedikleri konuya yabancı asker gibi cahillikleri bir yerlerden cesaret aldığı anlaşılmaktadır. Bu tezkereye karşı çıkmak, TSK'nın ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesi unsurlarına can simidi atmak demektir.
Bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. İlk günden beri mecliste tezkerelere en şiddetli karşı çıkan, terör örgütünün şamar oğlanlığından bir değer taşımayan bu kesimdir. Türkiye'nin ikinci partisinin bu örgütün kuklası olarak görmekten gerçekten üzüntü duyuyoruz.
KILIÇDAROĞLU'NUN 'KANAL İSTANBUL TEPKİSİ'
Meclis'e Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini, yalan ve iftiralarla bezeli nutuklarla savunanların Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmek de bir başka omurgasızlık örneğidir. Nerede nasıl konuşacaklarını da iyi biliyorlar. Kamu görevlilerini tehdit etmeyi alışkanlık haline getiren kendi partilerindeki hırsızlık, tecavüzü örtmek isteyen zehirli üslubu tehlikeli buluyoruz.
Büyükelçilere verilen tepkiye deste olmayan, daha vahimi Kanal İstanbul'u yabancı elçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayanlar milletimiz asla emaneti vermez.
LÜTFÜ TÜRKKAN'A KÜFÜR TEPKİSİ
Milletimiz değerlerimize hakaret etmekten başka vasıfları olmayan, her kritik durumda ülkesinin hasımlarının yanında saf tutan bu siyaset bezirganlarının gerçek yüzünü gayet iyi biliyor. Türkiye geçmişte nasıl tek parti faşizmini yendi, iç ve dış vesayetin üstesinden geldiyse inşallah bu çarpık zihniyeti tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır.
AKŞENER İSTEDİ TÜRKKAN İSTİFA ETTİ!
Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl'de şehit yakınına yapılan edepsizliği aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyoruz.
Neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK örgütü tarafından paramparça edilen bir şehidin yakını onun namusuna, bacısına en ağır hakaretleri küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak insanlığa sığmaz.
ERDOĞAN: TÜRKKAN PARTİDEN İHRAÇ EDİLMELİDİR
Üstelik bu kişi ve avanesi önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. İnsanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatının da o kutlu çatı altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur.
Partinin grup başkan vekilliğinden, genel başkan yardımcılığından ayrılması bir çıkış yolu değildir. Bu kişinin parlamento çatısının altında yerinin olmaması lazım. Başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir.
Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki, neymiş başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz yahu, kimi kandırıyorsunuz, al birini vur ötekine. Bir kamu bankası olan Ziraat Bankası'na 36 milyon dolar şu anda borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi aynı zamanda Kocaeli'nde devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle orada ciddi sıkıntılar yaşanmıştır.
ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA: HANİ SEN KADIN HAKLARINI SAVUNUYORDUN?
Bizim kültürümüzde, inancımızda her birimizin annesi, kızı, eşi dokunulmazlığa sahiptir. Bu partinin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu hakarate tepki göstermelidir.
Ey kadın STK'lar, siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfredilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz?
Her konuda ilgili ilgisiz kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırıya karşı derin bir sessizliğe gömülenleri hafızalarımıza nakşediyoruz. Ana muhalefetin başı kadın haklarından, kadına şiddetten bahsediyordu. Ana muhalefetin başı, bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun?
"SİYASİ VE HUKUKİ OLARAK TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
Sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde sivil toplum kuruluşları vardı. Bunların hiçbiri derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermiştir. Bu ülkede her kim İstanbul Sözleşmesi adını kullanırsa kadınlarımız kendi adlarını sapkın ideolojilerini kullandığı için tepki göstermelidir.
Buldukları her fırsatta şehit yakınlarını, gazileri tahrik eden zihniyetin asıl yüzü Bingöl'deki hadiseyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hayatları boyunca milletin hayrına tek bir iş yaptıkları, ülkeye bir eser ve hizmet yaptıkları görünmemiş olanların ne derece nobran, küstah, terbiyesiz hale gelebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz.
Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki olarak takipçisi olacağız. PKK terör örgütünü nasıl sınırlarımız içinde bitirme noktasına getirdiysek, sınırlarımız dışında peşini bırakmıyorsak, örgütün siyasi uzantılarını ve onlarla aynı çuvala girenleri de milletimize ifşa etmeyi sürdüreceğiz.
ERDOĞAN'DAN ALİYEV'E AZERBAYCAN'IN ZAFER GÜNÜ İÇİN TEBRİK
Biz çok partili siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi Gezi olayları, FETÖ'nün darbe girişimi, PKK ve DEAŞ saldırılarında gördüğümüz bu kutlu iradeye devam edeceğiz.
Uluslararası toplumun gözü önünde yaklaşık 30 yıl süren işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Karabağ ve Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz, ahlaksız saldırıları karşısında susanlar bölgede yaşanan trajedinin baş sorumlusudur.
Bilinçli olarak silahlandıran ve cesaretlendiren Ermenistan daha önce de ateşkes ihlalleri yapmıştır. Bu kez Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok daha güçlü şekilde destekledik. Çatışmalar devam ederken ilan eden tüm ateşkesleri bozan Ermenistan Azerbaycanlı kardeşlerimizin cesareti ve kahramanlığı sayesinde ağır yenilgiye uğramıştır.
Bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Allah'tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlıklı ömür diliyorum. Son olarak Fuzuli'de inşa edilen uluslararası havalimanının açılışı vesilesiyle Azerbaycanlı kardeşlerimizin imar ve inşa faaliyetlerinde yanlarında olduğumuzu gösterdik.
Zengezur koridoru başta olmak üzere yapılan anlaşmadan haklarını alma konusunda her platformda Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz. Bu yeni dönem Ermenistan'ın da kendini içine hapsettiği cenderecek fırsatlar sunmaktadır. Bizim milletimize ve devletimize husumet yöneltilmediği sürece kimseyle bir sorunumuz yoktur.
BAŞKENT MİLLET BAHÇESİ
Yeni küresel sistemde Kafkasya'nın stratejik önemi daha da artacaktır. Bu coğrafyanın aydınlık geleceği için Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Cuma günü İstanbul'da toplanacak Türk Konseyi'nde diğer kardeş ülkelerle birlikte geleceğimizi enine boyuna konuşacağız. Üye ve gözlemci ülkelerle hemen her konuda mutabık olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz.
Cumhuriyetimizin kuruluşunu 98. yıldönümünü ülkemize eserler kazandırarak kutladık. Ankara'da eski hipodrom alanında inşa ettiğimiz Başkent Millet Bahçesi'ni hizmete açtık. Cumhur İttifakı olarak sayın Devlet Bahçeli beyle birlikte bu açılışı yaptık, Ankaralıların hizmetine sunduk.
29 Ekim'de İstanbul'da yeni Atatürk Kültür Merkezi'nin açılışını Devlet Bey ve geniş katılımla unutulmayacak bir törenle gerçekleştirdik. Aynı gün Beyoğlu Kültür Yolu'nu açtık. Ümraniye Millet Bahçesi de geçtiğimiz hafta hizmete açtığımız eserlerden biridir."